27 Mayıs 2014 Salı

Franz Kafka - Kanun Önünde

Kanun'un önünde bir kapı bekçisi durmaktadır. Taşradan bir adam, bu bekçiye gelir ve Kanun'dan içeri girmek ister. Ama bekçi, şu an onu içeriye alamayacağını söyler. Adam düşünüp taşınır ve içeriye daha sonra girip giremeyeceğini sorar.

Olabilir, der bekçi ama şimdi değil.

Kanun'a açılan büyük kapı her zamanki gibi açık duruyordur. Bekçi kenara çekilince, adam kapıdan içeriyi görmek için eğilir. Bekçi bunu fark ettiğinde güler ve Eğer seni o kadar çekiyorsa, ben içeriye girmene izin vermememe rağmen bir dene bakalım. der, Ama unutma ki, ben güçlüyüm ve bekçiler içinde en güçsüzüzüm. Her bir salonda biri diğerinden güçlü başka bekçiler var. Üçüncüsünün görünüşüne ben bile katlanamam.

Taşradan gelen adam böyle güçlüklerle karşılaşmayı ummamıştır. Kanun, herkes için her zaman ulaşılabilir olmalıdır diye düşünür adam. Ama şimdi, kürk mantolu bekçiyi iyice bir inceleyince, onun kocaman ve sivri burnunu, uzun, seyrek, simsiyah Tatar sakalını görüp en iyisinin, içeriye girme izni alana kadar beklemek olacağına karar verir. Bekçi ona bir tabure verir ve kapının yanına oturtur.

Adam oracıkta, günlerce, yıllarca oturur. İçeriye alınmak için çok uğraşır, ricalarıyla usandırır bekçiyi. Bekçi sık sık adamı küçük sorgulamalara tutar, ona nereden geldiğini ve başka birçok şeyi sorar, ama bunlar büyük beylerin sorduğu sorular gibi ilgisizce sorulurlar ve sonuç olarak bekçi hep aynı şeyi, onu içeri alamayacağını söyler. Bu seyahati için yanına bir sürü şey almış olan adam, bekçiye rüşvet vermek için çok değerli olan şeylerini bile kullanır. Gerçi bekçi her şeyi kabul eder ama Bunları sadece bir fırsatı kaçırdığını sanma diye alıyorum. diye de ekler.

Adam yıllarca, neredeyse durmaksızın bekçiyi izler durur. Diğer bekçileri unutur, bu bekçi onun Kanun'a ulaşmasının önündeki tek engelmiş gibi görünür gözüne. Bu uğursuz tesadüfe, ilk yıllarda saygısızca, yüksek sesle lanetler eder, daha sonra yaşlandığında kendi kendine homurdanmaya başlar. Gittikçe çocuklaşır, bekçiyi izlediği yıllar boyunca kürkünün yakasındaki bitleri bile tanır olduğundan, onlardan bile bekçinin fikrini değiştirmek yardım etmelerini ister. Sonunda gözlerinin feri zayıflar, artık etrafı gerçekten kararıyor mu, yoksa gözleri mi onu yanıltıyor bilemez olur. Ama karanlığın içinde, Kanun'un kapısından dışarıya yansıyan, söndürülemeyecek kadar güçlü bir parıltı fark eder. Fazla ömrü kalmamıştır adamın. Ölümünden önce, tüm bu zaman boyunca yaşadığı deneyimlerin hepsi, o ana dek bekçiye hiç sormadığı bir soruya dönüşür. Katılaşmış vücudunu artık doğrultamadığından bekçiye el eder. Aralarındaki boy farkı, zamanla adamın aleyhine değiştiğinden, bekçi adama doğru iyice eğilmek zorunda kalır. Yine ne öğrenmek istiyorsun? diye sorar bekçi, Doymak bilmiyorsun.

Herkes Kanun'a ulaşmaya çalışır. der adam, Nasıl oldu da, bunca yıl benden başka hiç kimse içeriye girmek istemedi?

Bekçi, adamın yolun sonuna geldiğini fark eder. Adamın sağırlaşan kulaklarına sesini duyurabilmek için bağırır.

Zaten buraya başka kimse giremezdi, çünkü bu giriş sadece senin içindi. Şimdi gideyim de kapatayım şu kapıyı artık. 


Özgün ismi: Vor dem Gesetz (1915) Çeviri: Anıl Alacaoğlu

2 yorum:

  1. Merhaba. Yazar ve yayıncıyım. Çevirileriniz hakkında size yazmak istiyorum. Benim mail adresim: cevzacigdem@gmail.com
    Görüşmek üzere. Çiğdem Aldatmaz

    YanıtlaSil